KADINLARIN TOPLUMDA UĞRADIĞI ŞİDDETLER!
Şiddet bu hayatta’ki en kötü eylemdir, gücü karşındaki zayıf insana göstermek ben güçlüyüm seni ezerim değil, gücüm var seni her türlü tehlikeye, sıkıntıya kârşı koruyabilir, güç anlayışım budur demektir.
Şiddet uygulayan toplumların bireyleri geçmişte; psikolojik, travmatik, âile içi iletişimsizlik, sevgisizlik, manevi özgüvensizlik yaşamışlardır. Ama bunlara çözüm tabi ki yok diyemeyiz var tabi ama katılım ve bunu şiddet uygulayana anlatabilmekte meziyet istiyor, gerek devlet eliyle gerekse özel kurumlar’da çalışan, Psikolog, Sosyolog, Aile Terapisti gibi eğitmenler tarafından eğitimler ve iletişim kanallarıyla bu sorun çözülebilir ( İstatistikler bunu kanıtlıyor.)
Kendi ülkemize bakacak olursak kadının önemi bizim toplum’da fazladı ama eskiden, değişimin bu hale gelmesinin bir çok etkeni ve faktörü var derinlemesine girersek ne bu yazı’da ne’de bu konu bitmez.
Kadınlar şiddete uğradıklarında maddi/manevi koruyacak yasalar var, gerek devletlerin anayasalarında gerekse uluslararası anayasalarda kadınların hâkları sabittir.
Eğitim, sağlık ,iş sektörü, koruma gibi birçok alanda kadınların hukuki ve sosyal hakları mevcuttur bunun’da en önemli kanıtı, Uluslarası Avrupa Konseyi Sözleşmesi ( İstanbul Sözleşmesi ) bu sözleşme kadının hangi haklara sahip olduğunu, kadının yasalardaki konumunu ve gücünü gösteriyor.
Kadınların uğradığı şiddetinin temelinde birçok faktör yatıyor ve bu faktörler uzman kişilerce, kurumlarca el atılmadıkça daha birçok kadınımızı kaybedeceğiz geç olmadan bu şiddet ve cinsiyet ayrımcılığına hukuki ve siyasi olarak el atılması gerekiyor.
Kadınlarımız bizlerin varoluş sebebidir varoluşu tüketirsen zarar verirsen ileride pişmanlığını ve bedelini ağır öderiz en yakın zamanda devlet yetkisi ve yasal hakların ( kanunların ) uygulanmasındır.
Sadece Türkiye için geçerli değil bu şiddet dünyada’da bitmesi tek dileğimizdir.
3 temel din ve diğer dini inanışlarda insan ölümü günah ve yasak; ama ne yazık ki din, dil, ırk farketmeksizin kadın ölümleri oluyor ve hızla artıyor, kadınların kıymetini bilelim kâdın olmazsa bizler olmayız unutmayalım ve bu bilinçle hayatımızı onlarla beraber idame edelim.
Unutmayın 'Kadın' olmazsa bizler birer hiç’iz bunu bilelim…
Türkiye’de Kadının Konumu Ve Hakları
Sosyoloji’de aile ve kadın konusu sıkça gündeme gelir ve bu konu akademisyenler, sosyologlar, psikologlar, doktorlar tarafından tez konusu olarak işlenir, kadının âiledeki yeri yoksayılamayacak bir mevkide’dir.
Ataerkil toplumlarda kadınların vasıfları çok büyüktür ama hâk edildiği değer yüksek değildir aksine çok azdır, Ataerkil toplumundaki kadınların kendi söz hakları yoktur, evlendikleri erkeklerin söz hakkı anımsanamayacak kadar yüksektir.
Ailenin yapı taşı Annelerdir aslında ama toplumun öyle bir yapısı (ataerkil) mevcuttur ki Annenin ( Kadınların) değeri yok denecek kadar azalır.
Türkiyede kadınların iş hayatına girişi, aile yapısındaki görevi ve hakları gelişim gösterdikçe kadınlar daha aktif olmaya başladırlar bazı insanlar tarafından rahatsız bir gelişme olarak adlandırılsa’da Türkiye'de kadının hakları ve gelişimi küresel bağlamda çok katkı sağlamaya başlamıştır.
Türkiye’de kadınlara siyasi ve hukuki hakları tanıyan ilk lider M.Kemal Atatürk’tür çünkü; M.Kemal Atatürk kadınlar toplumun temel taşıdır kadını manevi maddi anlamda gelişmeyen toplumlar geride kalır diye güzel bir sözü vardır.
Eğitimde, sağlıkta, siyasette, ekonomide, hukukta varolan kadınlar ülkenin gelişmesinde etkin roller üstlenirler ve bu rolleri çok iyi yerine getirirler.
Kadınların toplumdaki değişimlere yol açtığı olaylar sosyolojik açıdan ele alınmıştır ( tez konusu/çalışmalar ) -Serim Timur ( Türkiyede Aile Yapısı / 1972)
-Feridun Marter ( 1950 & 1988 Yılları -Arasında Köy Ailesinde Meydana Gelen Değişmeler-1990)
Sosyolog/Yazan: Levent_Zgz34
