HeYBeCooL Forumun'a Hoş Geldin 👋, Ziyaretçi

Eğer bu, Forum'a ilk göz gezdirişinizse Şunu bilmenizi isteriz ki; Heybecool Forum'a üye olmak, dışarıdan forumu görüntüleyen ziyaretçilere oranla büyük ayrıcalıklar kazandırır. Bunların başlıcaları konu açabilme, mesaj gönderebilme, katılımda bulunabilme, anketlere oy kullanabilme ve üyelerle özelden yazışabilme gibi haklardır. Siz de hemen şimdi, kaydolmayı düşünüyorsanız KAYIT OL butonuna dokunun ve üyelik kaydınızı gerçekleştirin.

Kitaplardan Alıntı Güzel Sözler

“Ali Kemal’e çok kızıyorum! Hem kızıyorum, hem de gazetesini aralıksız okuyorum. Bir çeşit sinir idmanı oluyor. Yanıldığı yüzde yüz... Yanılmak, insanlar için ayıp bir şey sayılmamak gerek ama, burada şaşırmak, hata etmek olur mu? İki ayrı şey yok ki azizim. İki ayrı şey var olsa, “hayırlıyı seçmekte yanıldı” deriz. Bir tek yol kalmış, o da dövüşmek... Ben esirlikteyken yanımda bir Sadık Çavuş vardı. İskilipli bir Kürt oğlu! “Kırmızı çizmeyi giymeli imiş Al atın üstüne binmeli imiş Dövüşe dövüşe ölmeli imiş” diye, bir türkü söylerdi ve gözlerim yaşarırdı. Esir adamın ölmesi bile komik oluyor beyler! Kan kırmızı bir atın üzerinde, ayağında kan kırmızı çizmelerle dövüşürken ölmeyi düşünün... Esir kampında iki kişi kendini öldürdü. Birisi, yedek subaydı. Kendi kendine bir tarih kararlaştırmış, “Şu zamana kadar karımdan mektup gelmezse, yaşamaya katlanmak boştur” demiş. Esir kampındakilerin İstanbul’dan mektup almaları, o sıralarda, mesela, aya çıkmak gibi imkânsız bir şeydi. Kendisini palaskasıyla, aptesthanede astı. Görenler bağrıştılar. Koştuk. Çivi alçak olduğundan ayaklarını yukarıya toplamıştı. Korkunç bir şey! Hayata ayak basmamak için, vücudunu iki büklüm edebilmek... Boynu biraz bükülmüştü. Nedense, ben o anda, hiçbir acıma duymadım. Harpte çok ölüm gördüğümden olmalı...”

Kemal Tahir - Esir Şehrin İnsanları
 
Akranım olan iki zat dehşetli kavgaya tutuşmuş. Güçleri yettiğince, birbirlerine vurmuşlar, ağır cisimler fırlatmışlar. İkisi de yaralı, kan revan içinde. Tutuklanıyorlar. Komiser soruyor: “Problem neydi, niye dövüştünüz?” İhtiyarların ikisi de hatırlayamıyor. Sıfır. Tamamen unutmuşlar

Murat Menteş / Ruhi Mücerret
 
“İhsan’ı götürürlerken yanıma yaklaştı. Önümde hafifçe eğildi. Metin olmamı, meselede bir yanlışlık bulunabileceğini, falan söylemek istedi. Sözleri yalan mı diye, gözlerinin içine baktım. Evet, yalan söylüyordu. Pek kolaylıkla... Hatta belli belirsiz alay ederek... Yani, ne etiyle, ne de ruhuyla zerre kadar yorulmamıştı. Oysa insan, kötü bir iş yapmak zorunda kalırsa, hiç değilse ruhuyla yorulur.”

Kemal Tahir - Esir Şehrin İnsanları
 
Yemin ederim ki, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; gerçek, tam manasıyla bir hastalık..

Dostoyevski / Yeraltından Notlar
 
İyiyi, "güzel ve yüksek şeyleri" ne kadar çok anladıysam, o kadar derinlerine battım, sıkıştım kaldım içlerinde.

Yeraltından Notlar/ Dostoyevski
 
"En üzüldüğüm şey gençlerin en güzel vakitlerini aptalca dertlerle geçirmekten yaşamaya fırsat bulamamalarıdır."

Genç Werther'in Acıları, Johann Wolfgang Von Goethe
 
"İnsanların mutsuz oldukları bir toplumda yaşıyoruz. Yalnız, çeşitli korkular altında acı çeken, ruhen dengesiz, yıkık ve bağımlı olan bu insanlar, önce bütün çabalarıyla kendilerine boş zaman yaratmaya çalışırlar, sonra da bu zamanı "öldürebildikleri" ya da geçirebildikleri oranda sevinç duyarlar. Ne acı bir çelişki !"

Erich Fromm / Sahip Olmak Ya da Olmak
 
Tüketim, günümüz aşırı üretim toplumunun belki de en önemli sahip olma biçimidir. Tüketilen şeyin kişiden geri alınması imkânsız olduğu için, bu durum korku duygusunu azaltmaya yarar. Ama her tüketilen şey, tüketildiği andan itibaren. tüketiciyi tatmin edemez hale geldiği için de, insanlar yeniden ve daha fazla tüketime yönelmek zorunda kalmaktadırlar. Bu çarkın sonu bir türlü gelmeyince, hep tatminsiz bir çırpınış içinde bocalayan modern tüketiciler, kendilerini şu formülle ifade etmektedirler: "Ben, sahip olduğum ve tükettiğim şeyler dışında bir hiçim."

Sahip Olmak Ya da Olmak, Erich Fromm
 
— Aradığınız rahatlığı...
— Buldum evet... Kederle gülümsedi. Dünyada insanoğlu ne kadar rahatlayabilirdi... Çünkü aslında kendimizi acılara gene kendimiz sürüyoruz! Akıl her zaman doğru çalışmıyor, çeşitli hırslar, isteklerde yanılmaları kolaylaştırıyor. En kötüsü kendi kendimizle çoğu zaman çelişmeli yaşadığımız halde, başka bir insanla birlik kurmaya, duygularımızı bir biriyle hiç ayrıntısız eşleştirmeye çabalıyoruz! Duvardaki levhalardan birine bir zaman baktı. Daha acı gülümsedi. Aslında gerçekten rahatlamaz, avunur ademoğlu... Belki de avunmamız bile kendi sanımızdır. En iyi avuntu da, dünyadan vazgeçtiğimize, hırsları zincirlediğimize kendimizi inandırmak... Yalan da olsa, inandırmak...

Kemal Tahir - Esir Şehrin İnsanları
 
Hepimiz maddenin mağarasına zincirliyiz. Kitap mağaramıza akseden ışık.


Jurnal Cilt 1, Cemil Meriç
 
''Ne oluyor?Yoksa düşüyor muyum? Bacaklarım kesiliyor,’’diye düşündü ve sırtüstü düştü.
Fransızlarla topçuların arasındaki çatışmanın nasıl bittiğini,o kızıl saçlı topçunun öldürülüp öldürülmediğini,topların da kurtarıldıgını mı yoksa düşman eline geçtiğini öğrenmek istediği İçin,gözlerini tekrar açtı.Ama hiçbir şey göremedi.Üzerinde artık gökyüzünden başka bir şey yoktu.

Ta yükseklere giden,pek parlak olmayan ama gene de uçsuz bucaksız ve kül rengi bulutları,üzerinden ağır ağır kayan bir gökyüzü…
Prens Andrey,’’Ne kadar sessiz!Ne kadar sakin?Ne kadar azametli…
Hiç de koştuğum sırada olduğu gibi değil!’’diye düşündü.Hiç de koştuğumuz,bağırdığımız ve dövüştüğümüz zaman olduğu gibi değil;öfkeli ve korkulu yüzlerle topun tomarını çekiştiren o Fransızla o topçunun yaptıkları gibi değil..

Bu yüksek,bu uçsuz bucaksız gökyüzünden bulutlar hiç de öyle geçmiyor.
Ama nasıl oluyor da bu yüksek gökyüzünü daha önce hiç görmedim?Sonunda var oldugunu öğrendiğim için ne kadar mutluyum.Evet her şey boş.Her şey yalan!Bu uçsuz bucaksız gökten başka her şey.Ondan başka hiçbir şey.Ama hayır o bile yok,sessizlikten,teselli veren sükunetten başka.Tanrıya şükür!’’

Tolstoy-Savaş Ve Barış/Cilt 1
 
Şimdi Prens Andrey,Nataşa'ya bakarak yün ören çelik şişlerin hafif sesine kulak veriyor,Olabilir miydi?'' diye düşünüyordu.''İnanılmaz şey!Kader, sadece ölmem için mi beni böyle garip bir rastlantı sonunda onunla karşı karşıya getirdi?Hayatın özü olan gerçek,bana sadece yalan içinde yaşamam için mi açıklandı?
Nataşa'yı dünyada her şeyden çok seviyorum.Ama sevsem de elden ne gelir?''
Kendi kendine böyle söylenerek,çektiği acılar süresince edindiği alışkanlığın etkisiyle,elinde olmadan birden inledi.
Nataşa bu sesi duyunca çorabı bıraktı.Prens Andrey'e doğru biraz daha döndü,gözlerinin ışıl ışıl olduğunu fark edince de hemen kalkıp hafif adımlarla yanına gitti,ona doğru eğildi:
-Uyuyamıyor musunuz?
-Hayır çoktandır size bakıyordum;içeriye girdiğinizi hissetmiştim.Siz gelince içeriye öyle yumuşak bir sessizlik...Öyle bir ışık doluyor ki..başka biri gelince öyle olmuyor.Sevinçten ağlamak geliyor içimden..
Nataşa ona doğru biraz daha eğildi,yüzü heyecanlı bir sevinçle pırıl pırıl olmuştu:
-Nataşa,size aşırı bir sevgi duyuyorum.Dünyada her şeyden çok seviyorum sizi
-Ya ben?
Nataşa bir an için öbür tarafa dönmüştü:
-Ama neden'aşırı'diyorsunuz?
-Neden mi’ aşırı ‘diyorum?Bakın..Sizce acaba sağ kalacak mıyım?Ne dersiniz?İçinizden,bütün ruhunuzla,bütün varlığınızla hissediyor musunuz sağ kalacağımı?Size nasıl geliyor?Yaşayacak mıyım?
Nataşa müthiş bir tutkuyla Prens Andrey'in iki elini birden tutarak,neredeyse bağırır gibi:
-Buna kesin olarak inanıyorum!Kesin olarak inanıyorum ben!dedi.

Tolstoy-Savaş Ve Barış/Cilt 2
 
İnsanları yalan söyledikleri zaman dinlemeyi severim. Olmak istedikleri, olamadıkları kişiyi anlatırlar.

Yusuf Atılgan - Aylak Adam
 
"Ruhumdaki düğümler fazlasıyla sıkı. Kimsenin onları çözecek kadar ince tırnakları yok. Bense çoktan vazgeçtim tırnaklarımı uzatmaktan. Kendimi bilmeyi bıraktım. Ölümü bilmek ve anlayabilmek bile daha kolay. Yanıtı olmayan bir soru olarak geldim dünyaya. Ve sorusu olmayan bir yanıt gibi de gidiyorum."

Kinyas ve Kayra, Hakan Günday
 
"Kötülük, iyilik maskesini çıkarmadıkça kendisi bile kötü olduğunu bilmiyordu "

CLARA SÂNCHEZ
LİMON YAPRAKLARININ KOKUSU
 
“Berlin'de yalnızsınız değil mi?" dedi.
"Ne gibi?"
"Yani... Yalnız işte... Kimsesiz... Ruhen yalnız... Nasıl söyleyeyim... öyle bir haliniz var ki..."
"Anlıyorum, anlıyorum... Tamamen yalnızım... Ama Berlin'de değil... bütün dünyada yalnızım... küçükten beri..."
"Ben de yalnızım..." dedi. Bu sefer benim ellerimi kendi avuçlarının içine alarak: "boğulacak kadar yalnızım..." diye devam etti, "hasta bir köpek kadar yalnız..."
Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna
 
“Onsuz yaşamaktan korktuğumu fark ettim. Benim hayatımı yıkmaya ne hakkın var, demek istiyordum. Benim senin hayatın üzerinde hiçbir şey söylemeye hakkım yokken bunu yapmaya ne hakkın var?"
Senden Önce Ben-Jojo Moyes
 
"Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim" dedi: Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: "Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda..."
Oğuz Atay - Tutunamayanlar
 
O okurken uykuya dalar gibi aşık oldum: Önce yavaş yavaş sonra bir anda.
John Green - Aynı Yıldızın Altında
 
-Tuhaftır, eğer bir şeyden korkuyorsanız ve zamanı yavaşlatmak için her şeyi vermeye hazırsanız, zaman hızlanmak gibi tatsız bir alışkanlık edinir.

-Myrtle'ın ölü olduğunu unutmak kolay. Beni yaşarken bile kimse özlememişti.

-Bir adamın nasıl biri olduğunu anlamak istiyorsan, kendisiyle eşit olanlara değil, astlarına nasıl muamele ettiğine bak.

-Namuslu insanları parmağında oynatmak çok kolaydır.

-Acıyı bir süreliğine uyuşturmak, sonunda onu hissettiğinde daha da büyük acı çekmene yol açar.

-İleride tatsız bir şey varsa, zaman yavaşlamıyordu.
Harry Potter 4, Ateş Kadehi
 
''Ben nerde bir çift göz gördümse
Tuttum onu güzelce sana tamamladım...''
Cemal Süreya - Üvercinka
 
''...Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek.''
Cemal Süreya - Üvercinka
 
Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. Ben kurşun kalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım.
Oğuz Atay - Tutunamayanlar
 
Sevmek zor geliyor. Alışmamışım yoruluyorum. Her an sevdiğimi düşünemiyorum. Bazen atlıyorum. Boşluklar oluyor. Bunları boş sözlerle doldurmaya çalışıyorum. Oysa ben her an sana bakmak, bir sözünü kaçırmamak; bir kıpırdanışını, yüzünün her an değişen bütün gölgelerini izlemek, her an yeni sözler bulup söylemek istiyorum. Her mevsimde, her gittiğimiz yerde, insanlarla ve insanlarsız, aşkın değişen yansımalarını görmek istiyorum. Bütün bunlar beni yoruyor. Sen orada duruyorsun ve beni seyrediyorsun sadece. Senin için sevmek, su içmek gibi rahat bir eylem. Ben, her an uyanık olmalıyım

Oğuz Atay, Tutunamaya
 
Ben seni bağırmak istiyorum, çağıramazken...
Ahmet Batman - Soğuk Kahve
 
Sabah uykusu kadar sevebileceği biri lazım insana.
Sen gibi, senin gibi, biraz da sana benzeyen...
Ahmet Batman - Sabah Uykum
 
Ben seni bizim olmayan bir şarkının nakaratında, sabaha karşı 5 gibi sevdim. Belki de sabahın köründe... İşte kimse seni o saatte ben gibi sevemez.
Ahmet Batman - Soğuk Kahve
 
"Tüm kurtuluşlar geçicidir," diye karşılık verdi Augustus. "Onlara bir dakika kazandırdım.Belki o bir dakika, onlara bir saat daha kazandıracak, o bir saat de bir sene. Kimse onlara sonsuzluğu vadedemez, Hazel Grace, ama benim hayatım onlara bir dakika kazandırdı. Ve bu bir 'hiç' değil."
John Green - Aynı Yıldızın Altında
 

FORUM HAKKINDA

HeyBeCooL Forum , 07 Ağustos 2023 yılında Türkçe yayın yapan bir paylaşım sitesidir. İçerik: Eğlence, bilgi, sanat, moda, tasarım, haber ve güzellik gibi pek çok alanda içerik paylaşan HeyBeCooL sitesi, isteğe bağlı paylaşım yapmakta'dır. Websitesi, her gün yeni içerikler yayınlayan www.heybecool.net’dir. Siz HeyBeCooL Forum'da profil oluşturup, en beğendiğiniz içerikleri HeyBeCooL'da paylaşabilirsiniz. HeyBeCooL'daki içerikleri takip ederek, yorumlayabilir, diğer kullanıcıları takip ederek onların eklediği içeriklere rahatlıkla ulaşabilir ve sosyal medya hesaplarınızdan paylaşabilirsiniz.

YASAL UYARI

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir. 5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir. 5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, yasaya aykırı yada telif hakkı içeren paylaşımlar BURADAN bize ulaşıldığı taktirde, ilgili konu en geç 48 saat içerisinde kaldırılacaktır. Sitemizde Bulunan Videolar YouTube, Facebook, Dailymotion, v.b. video paylaşım sitelerinden alınmaktadır. Telif hakları sorumluluğu bu sitelere aittir. Videoların hiç biri sunucularımızda bulunmamaktadır.
Üst